ORUÇ
Oruç ibadetinin insan kişiliğine ait yönünü değerlendirdiğimizde ilk göze çarpan husus, orucun insandaki fizyolojik güdüleri hedef alıyor olmasıdır.Orucun gayesi şehevî gücü (fizyolojik güdüleri) düzene sokmaktır. Oruç tutan kimse (belli bir süre için de olsa), cinsel güdüsünü, açlık ve susuzluk güdülerini Allah için terkeder. Allah sevgisini ve rızâsını, güdülerinin hoşlandığı, haz aldığı şeye tercih eder. (1) İnsan oruç tutmak suretiyle yeme, içme ve cinsel dürtülerini belirli bir zaman periyodunda engellemek için çaba sarfeder. Alt ben'in dürtülerini reorganize ederek belli bir ruhsal olgunluk seviyesini yakalamaya çalışır. Birey böylece en güçlü dürtülerini kontrol etmesini öğrenmiş olur. (2) Kişilik açısından ideal insan, alt ben'in dürtülerini denetim altına alabilen, onları kontrol edip yönlendirebilen insandır.Fizyolojik güdüler, insan doğasının ayrılmaz biriKURAN'DA İBADET PSİKOLOJİSİparçasıdır ve onlar olmaksızın hayat da olmaz. Fakat bu güdülerin bir an için başıboş ve denetimsiz kalması, onları, yapıcı değil, yıkıcı bir konuma getirir. Fizyolojik güdüler, insanın yaşamak için mutlaka gereksinim duyduğu, diğer taraftan da kontrol altına almak, dizginlemek zorunda olduğu güç kaynağıdır. Bir yıl içerisinde otuz gün oruç tutmak suretiyle kişi, güdülerini eğitmeyi, kontrol altına almayı öğrenir. (3) Fizyolojik güdülerin kötüye kullanılmasını önlemeyi ve bu güdülerin insanı baştan çıkarıcı etkilerine kişisel olarak mukavemet edebilmeyi öğretmek orucun temel hedefidir.Maslow, insanın güdü ve yönsemelerinin alt kademedeki gereksinimden üst kademedeki gereksinimlere doğru bir gelişme gösterdiğini ileri sürer. Gereksinmeleri önem sırasına göre dizerek gereksinimler hiyerarşisi oluşturur. Gereksinmeleri, temel gereksinmeler ve üst düzey gereksinmeler olmak üzere önce ikiye ayırır. Temel gereksinmelerin en alt kademesinde fizyolojik güdülere yer verir. İnsanlar öncelikle biyolojik dengenin korunabilmesi için yiyecek içecek gibi fizyolojik ihtiyaçları karşılayabilmek için güdülenirler. (4) Hem hayvan hem de insanlarda rastlanan bu birincil güdüler açlık ve susuzluk gibi, bedende bilinen bazı fizyolojik değişikliklerden kaynaklanır.Beynin çeşitli bölgeleri açlık ve yemek yeme faaliyetini düzene kor. Beynin tabanında yer alan "hipotalamus"ta, birine beslenme merkezi, diğerine doyma iKUR'AN'DA İBADET PSİKOLOJİSİ;merkezi denen iki merkez vardır. Beslenme merkezi faal olduğu zaman insanın acıkmasına ve yemesine neden olur. Yeterli yiyecek alındığında doyma merkezi, yeme isteğini durdurur. Açlık dürtüsü, susuzluk dürtüsüyle yakından ilgilidir. Çünkü su, vücudun yiyecekten yararlanması için gerekli olan işlemlere eşlik eder. Açlık gibi, susuzluk da beynin çeşitli kısımları tarafından kontrol edilir. Su sürekli olarak akciğerler, ter bezleri ve böbrekler aracılığıyla kaybedilence, vücut belirli bir miktar suyu, kanda ve dokularda tutmaya gereksinim duyar. Bu gereksinim susuzluk dürtüsü ile yansıtılır. (5)Cinsel güdü yeme, içme gibi fizyolojik güdülerden sayılır. Fakat bu güdünün doyurulması, kişiye açlık ve susuzluk güdüsü kadar rahatsızlık vermez. Bununla birlikte, özellikle erinlik çağında bireyin yaşantısına ağırlığını koyar.